Ben Olmalıydım 3

Sevginin türlerine müteallik ilk psikiyatri dalında çalışma Sigmund Freud aracılığıyla mamultır. Freud, sevginin her çeşitsünün kaynağının cinsellik bulunduğunu öne sürer. Bu görüşüyle çok kebir eleştirilere maruz kalsa da, biyolojik olarak sevginin, hormonlar evet da kimyasallar itibarıyla cinsellikten sair bir kaynağı yoktur. Freud’a nazaran sevginin mecmu sair türleri (ev sevgisi, tanrı sevgisi) uygarlıkla gelişen yüceltmelerin sonucudur ve cinsellikten türemiştir. Bu konuda özellikle durağan kültlerindeki totem-tabu anlayışı üzerinde durarak tetkik yapar.

Psikanalist Erich Fromm, sevgiyi insanlığın sorunlarına bir yanıt olarak, kişideki deli dolu ve yaratıcı ancak kaynağı bir erke olarak ve bu kelam konusu yaratıcılıkla sevmeyi bile bir sanat olarak tanılamamlar. Bu çerçevede sevgiyi biyolojik kaynağı ne olursa olsun beş türde sınıflandırır: kardeşçe muhabbet, esasç muhabbet, cinsel muhabbet, öz muhabbet ve tanrı sevgisi.[2]

Kardeşçe muhabbet
Sevginin en asliye türüdür. Diğer mecmu türlerin içinde bile mevki alır. Sorum, saygı ve sair insanoğluı düşünme kabil davranışlar bu türdedir.

Temelç muhabbet
Annenin çocuğuna duyduğu koşulsuz sevgidir. Temelç sevginin en besbelli özelliği, koruyuculuk davranışıdır. Kardeşçe sevgideki kabil zeval ve sair insanoğluı önemseme davranışı burada da görülür ancak aradaki ayırt sevginin, annenin çocuğuna doğrusu rabıtlı başüstüneğu bâtınin bir ödenek evet da koşul sorgulamadan gerçekleşmesidir. Bu bağ determinist bileğil, annenin kendiyle mecmu bir şeyi sevmekte başüstüneğu bâtınin dönüşlüdür ve sonunda öz muhabbet bâtınerir. Valide ödenek sorgulamaz, çünkü çocuğu sevmekle doğrusu kendini sevmektedir. şüphesiz sevginin bu türü valide-çocuk beyninde sınırlı kalmaz. Bu biyolojik bağın olmadığı yerde bile âdemoğlu ilişkilerinde esasç muhabbet görülebilir.